
Investing.com – Küresel ekonomi yeni haftaya siyasi belirsizlikler, değişmeyen para politikaları ve yaklaşan ticaret kararlarının gölgesinde başlıyor. Çin’den İngiltere’ye, Japonya’dan ABD’ye kadar pek çok ülkede ekonomik veriler ve resmi açıklamalar, piyasaların yönü üzerinde doğrudan etki oluşturabilecek başlıklar içeriyor.
Çin kredi faizlerini sabit tuttu, kapsamlı teşvik beklenmiyor
Çin Halk Bankası, ikinci çeyrek büyüme verilerinin ardından beklentilere paralel olarak gösterge kredi faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Bir yıllık Ana Kredi Oranı (LPR) %3,0, beş yıllık LPR ise %3,5 seviyesinde bırakıldı. Çin’de tüketici ve işletme kredilerinin büyük bölümü bu oranlara bağlı şekilde fiyatlandırılıyor. Bir yıllık faiz oranı genel kredi kullanımını etkilerken, beş yıllık oran ipotek kredileri için belirleyici rol üstleniyor.
Ekonomistlerin beklentisi doğrultusunda gerçekleşen faiz kararı, ülke ekonomisinin şu an için ilave gevşemeye ihtiyaç duymadığı şeklinde değerlendirildi. Goldman Sachs (GS), yılın ikinci yarısında yapılması beklenen Politbüro toplantısında büyük çaplı bir teşvik paketinin gündeme gelmesinin olası olmadığını bildirdi. Çin’in %5 büyüme hedefinin ilk yarıda aşılmış olması, yetkililerin ek teşvik ihtiyacı hissetmediğini gösteriyor.
İngiltere’de tüketici güveni geriledi, konut fiyatları rekor düşüşte
İngiltere’de ekonomik güven yavaşlayan iş gücü piyasası ve yaşam maliyeti baskıları nedeniyle gözle görülür biçimde zayıfladı. Deloitte’un açıkladığı verilere göre, tüketici güven endeksi yılın ikinci çeyreğinde 2,6 puanlık düşüşle %10,4 seviyesine geriledi. Bu rakam, 2024 yılının ilk çeyreğinden bu yana en düşük seviyeye işaret ediyor.
Söz konusu düşüş, istihdam güvencesi ve gelir beklentilerine dair endişelerle birleştiğinde, iç talep üzerinde baskı oluşturabilir. Buna ek olarak, emlak piyasasında da ciddi hareketlilik yaşanıyor. Emlak veri platformu Rightmove’a göre, Temmuz ayında ilan edilen yeni konut fiyatlarında %1,2 oranında düşüş kaydedildi. Bu, 2001 yılından bu yana en sert Temmuz ayı düşüşü olarak kayıtlara geçti. Fiyatlar yıllık bazda yalnızca %0,1 oranında artabildi. Yayınlanan rapor, konut satışlarının hâlâ 2024 seviyelerinin %5 üzerinde seyrettiğini, ancak 2025 yılı için fiyat artış beklentisinin %4’ten %2’ye revize edildiğini ortaya koydu.
Japonya’da seçim sonuçları ekonomik politikada dönüşüme işaret etti
Japonya’da iktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP) ve ortağı Komeito, geçtiğimiz hafta yapılan üst meclis seçimlerinde kontrolü kaybetti. Bu sonuç, Başbakan Shigeru Ishiba’nın siyasi konumunu zayıflatırken, ekonomik kararların alınma sürecinde muhalefetle iş birliklerinin önemini artırmış oldu. Seçimde 50 sandalye hedefleyen iktidar koalisyonu ancak 47 sandalye kazanabildi.
Seçim sonucunun ardından yapılan değerlendirmelere göre, Japon hükümeti iç ve dış alandaki baskılara karşı daha esnek bir mali politika izleyebilir. Goldman Sachs ekonomistlerine göre, mevcut tablo, kamu harcamalarının artabileceği ve ekonomik faaliyetlerin canlandırılabileceği bir dönemin habercisi olabilir. Artık ne üst ne de alt mecliste çoğunluğu bulunmayan iktidarın, yasa geçirebilmek için muhalefetle daha geniş uzlaşmalara gitmesi gerekecek.
Japonya ile ABD arasında tarife görüşmeleri devam ediyor
Japonya’nın üst düzey tarife müzakerecisi Ryosei Akazawa, bu hafta tarife konusu başta olmak üzere bir dizi important başlıkla ABD’ye giderek Washington’da görüşmeler yapacağını açıkladı. Söz konusu temaslar, ABD Başkanı Donald Trump’ın Japonya’dan ithal edilen ürünlere %25 oranında vergi tehdidinde bulunmasının ardından kritik önem taşıyor.
Akazawa, iki ülke arasındaki ticari diyaloğun devam edeceğini ve ulusal çıkarlarını koruyarak bir anlaşmaya varılması için çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti. Japon yetkililer, Trump’ın belirlediği 1 Ağustos tarihine kadar olumlu bir sonuca ulaşılmasını hedefliyor.
ABD ile Avrupa Birliği arasında tarife gerginliği tırmanıyor
ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Avrupa Birliği ile bir ticaret anlaşması yapılacağından emin olduğunu belirtti. Ancak Lutnick, ABD Başkanı Donald Trump’ın 12 Temmuz’da duyurduğu %30 oranındaki tarife kararına işaret ederek, 1 Ağustos’un kesin bir son tarih olduğunu ifade etti. Tarifelerin bu tarihte yürürlüğe girmesi halinde, AB ülkelerine yönelik yeni ithalatlar ek vergiye tabi olacak.
Lutnick, “1 Ağustos’tan sonrası için görüşmelere açık kalacağız, ancak bu tarihten sonra ülkeler tarifeyi ödemek zorunda kalacak.” diyerek sürecin geri dönüşsüz bir noktaya geldiğini vurguladı. ABD ve AB arasındaki ticaret görüşmelerinin halen sürdüğü ancak henüz kayda değer bir ilerleme sağlanamadığı aktarıldı. AB yetkilileri ise olası bir anlaşmasızlık durumuna karşı kendi misilleme senaryolarını masaya yatırmaya başladı.