
Investing.com – ABD ile Avrupa Birliği arasında yürütülen ticaret müzakereleri ve olası bir anlaşmanın euro üzerindeki etkileri, piyasa analistlerinin odağında kalmaya devam ediyor. ING analisti Francesco Pesole’ye göre, ticaret anlaşmasına yönelik henüz resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, böyle bir mutabakatın EUR/USD paritesi üzerinde önemli ve kalıcı bir yön değişikliği yaratması beklenmiyor.
Pesole, döviz kurlarının yönünün hâlen esas olarak ABD Merkez Bankasının (Fed) izleyeceği para politikaları ve ABD ekonomi verilerine bağlı olduğunu vurguluyor. Ancak belirli günlerde önemli veri açıklamalarının olmadığı bir ortamda, örneğin bir taslak anlaşmanın detaylarının kamuoyuna sızması gibi durumların kısa vadede geçici dalgalanmalara yol açabileceğini belirtiyor.
HSBC: “ECB, döviz kurundan bağımsız faiz politikası izleyebilir”
Benzer şekilde HSBC ekonomistleri de Avrupa Merkez Bankasının (ECB), son haftalarda euro’da yaşanan değer kazancına rağmen faiz indirimleri konusunda temkinli bir yaklaşım sergilemeye devam edebileceğini öngörüyor. Analize göre, euronun yükselmesi enflasyonu aşağı çekme potansiyeline sahip olsa da ECB, kısa vadeli kur hareketlerinin para politikasında karar verici bir faktör olması gerektiğine inanmıyor.
HSBC, ECB’nin para politikası etkilerinin gecikmeli olarak ekonomiye yansıdığına dikkat çekiyor. Bu nedenle döviz kuruna bağlı ani değişimlerin, Bankanın faiz indirim planlarını doğrudan etkileme olasılığı sınırlı kalıyor. Ayrıca ticaret ağırlıklı bazda euro’daki değerlenmenin görece ılımlı kalmış olması, ECB’nin parasal sıkılaşma veya gevşeme kararlarında aceleci davranmaması gerektiğini destekliyor.
Euro, gerilemeye rağmen yıl genelinde güçlü performans sergiliyor
Euro, Temmuz ayının ilk yarısında yaşadığı düşüşle birlikte 1,17 dolar seviyesinin altına geriledi. Bu geri çekilme, geçtiğimiz ay ulaşılan 2021 zirve seviyesinden itibaren düşüş sürecine işaret ediyor. Euro’daki bu değer kaybı, artan ticaret gerilimleriyle birlikte yatırımcı duyarlılığının zayıflamasına paralel olarak gelişti. ABD Başkanının, Avrupa Birliği’ne yönelik yeni gümrük vergisi oranlarını içeren resmi bir mektup göndereceğini duyurması, taraflar arasında 1 Ağustos’a kadar imzalanması beklenen ticaret anlaşmasının akıbetine dair belirsizlikleri artırdı.
Trump yönetiminin, ticaret ortaklarının çoğuna %15 ila %20 oranında genel tarifeler uygulayacağını açıklaması ise, önceki beklentilerdeki %10’luk taban oranın aşılabileceği ihtimalini güçlendirdi. Tüm bu gelişmelere rağmen, euro yıl başından bu yana dolara karşı yaklaşık %13 oranında değer kazandı. Bu performans, küresel ölçekte doların zayıflaması ve Almanya’nın mali harcamalarda genişlemeye gitmesi gibi ekonomik iyileşme umutlarına dayalı olarak şekillendi.
Piyasalar ECB’den değişiklik beklemiyor, ancak bu yıl bir indirim öngörülüyor
Yatırımcılar ve piyasa gözlemcileri, Avrupa Merkez Bankasının bu ayki toplantısında faizleri sabit tutmasını bekliyor. Fakat yıl sonuna kadar en az bir faiz indiriminin daha yapılacağına dair beklentiler hâlâ güçlü biçimde korunuyor. Euro’daki değer artışının enflasyonu sınırlayıcı etkisi olabileceği değerlendirilse de, ECB’nin bu tabloya tepki vermesi beklenmiyor.
Yatıştırıcı para politikası yönündeki bu duruş, ECB’nin sadece döviz kuruna değil, daha geniş ekonomik verilere ve enflasyon dinamiklerine dayalı bir strateji izlediğini gösteriyor. Bu kapsamda, döviz piyasasında kısa vadeli reaksiyonlar olsa da, kurun yönünü belirleyecek esas faktörler olarak faiz politikaları ve ekonomik gelişmeler ön planda kalmayı sürdürecek.